http://www.imdb.com/title/tt0050083/
Bu yazı söz konusu film hakkında önemli bilgiler içermektedir. Eğer filmi izlemediyseniz okumayınız ama belki okuyabilirsiniz de.
1957 yılında Sidney Lumet tarafından çekilmiş siyah beyaz film. Bir tv oyunundan uyarlanmış. Başrollerinde 12 tane kızgın adam var.
Siyah beyaz ve yaklaşık 54 yıllık bir eser olması nedeniyle açıkçası ön yargıyla yaklaştığım bir filmdi. Aha ön yargı dedim. Şimdi ben buradan alır yürürüm. Ama ön yargı konusuna gelmeden önce film hakkına genel birkaç şeyden bahsetmek istiyorum.
Çok büyük prodüksiyonlara ihtiyaç duymadan, 655212 tane farklı ünlü insan oynatmadan, sadece siyah ile beyazı kullanarak, efektlere ihtiyaç duymadan da çok iyi film yapılabileceğinin kanıtıdır 12 Angry Men. Filmde toplamda 16 adet insan görüyoruz. Bunların 4'ü neredeyse hiç görünmüyor. Tüm film geriye kalan 12 karakterle yürüyor. Ayrıca kullanılan mekanlar da yok denecek kadar az. Sadece filmin başında mahkeme salonunu görüyoruz. Bundan sonra sadece jüri odası var ve o odanın tuvaleti. İşte, bu odaya o kadar ince semboller ve diyaloglar sıkıştırılmış ki inanılmaz.
Bir kere filmin mantığı güzel. Ortada bir dava var. Bu davayı değerlendirmek üzere görevli 12 jüri üyesi. Davanın konusu ise 18 yaşında bir gencin babasını öldürmesi. Jüri 11'e karşı 1 suçlu kararı verince insan meraklanıyor. O bir kişi acaba geri kalanları nasıl ikna edebilir diye düşündürüyor. Büyük ihtimalle de hepsinin ikna olacağı ve çocuğun suçsuz bulunacağı kafamızda yer ediyor. Ki, zaten öyle oluyor. Hah işte böyle olmasa sürpriz bir sonla bitse 'İzlediğim en iyi film.' denilebilecek nitelikte. İnsan sonuna kadar gidip her şeyin filmin başından beri gittiği şekilde bittiğini görünce biraz hayal kırıklığına uğruyor açıkçası. En azından en sonunda gerçekte neler olduğunu, çocuğun suçlu mu ya da suçsuz mu olduğunu görseydik süper olurdu. Göremedik, ama olsun. Yine de bir şaheser.
Başta ön yargıdan alır giderim demiştim. Biraz da filmdeki ön yargıdan bahsedelim. Filmin temelini bu duygu oluşturuyor. İnsanların ön yargılarıyla hareket ettiğinde gerçeğin sapıtılabileceğinden bahsediyor. 10 numaralı jüri üyesinin çocuğun varoşlardan gelmesini, yaşadığı bölgede sürekli suçluların olduğu ve çocuğun da suça meyilli olacağını öne sürerek direkt olarak suçlu damgasını yapıştırıyor. Buradan yola çıkarak 'Suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur.' mottosuna da değinildiğini varsayabiliriz.
12 jüri üyesinin de farklı karakterlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aceleci, umursamaz, muhalif, kararsız, ön yargılı, şüpheci gibi odadaki her bir kişinin ağır bastığı bir yönü var.
8. jüri üyemizin başta bir kişinin hayatını etkileyebilecek kararı çabucak almanın yanlış olduğunu ve delillere yeteri kadar güvenmediğini öne sürerek olayı hemen kapatmaması mantıklı bir gerekçeydi. Fakat ondan sonra yaşananları tesadüflere bağlamaya başlaması açıkçası biraz saçma geldi. Çok fazla 'belki' kullandı. Ama sonradan gayet makul sebepler sunarak diğerlerinin düşüncelerini değiştirmeyi başardı.
Benim filmde sevdiğim asıl şey ise birçok ince detay olması. Aslında büyük ihtimalle fark ettiklerimden çok daha fazlası vardır ama ben yine de sıralayayım aklıma gelenleri.
- Filmde herkesin idama göndermesine rağmen tek başına karşı çıkan 8. jüri beyaz takım elbise giyen tek kişi.
- Çalışmayan fanın bozuk olduğunun düşünülmesi ancak ışıklar açılınca çalışmaya başlaması ön yargıya güzel bir örnek.
- Çocuğun kullandığı iddia edilen 'Seni öldüreceğim!' sözü kanıt olarak kabul edilirken, çocuğun suçlu olduğunu düşünen 3. jüri tarafından kullanılması.
- Yine aynı jüri üyesinin tüm kanıtları yok sayıp sadece kadının şahitliğinin bile yeterli olacağını söyledikten sonra kadının yanılıyor olabileceği ihtimali artınca 'Ya diğer deliller ne olacak?' demesi.
- İlk oylamada kararsız kalıp diğerlerinin el kaldırdığını gören jüri üyelerinin maruz kaldığı 'mahalle baskısı'.
- Herkes terlerken ceketiyle oturan ve terlemediğini söyleyen 4. jüri üyesinin gelen sorular karşısında terlemeye başlaması. Ayrıca bence 4. jüri en iyi muhalifti. Gayet mantıklı argümanlar sundu.
- Sadece, çocuğun kurtulmasını sağlayan 8. ve 9. jüri üyelerinin isimlerinin açıklanması.
- Filmin en sonunda sadece ön yargılı ve faşist 10.jüri üyesinin masada bulunmaması gibi birçok detay var.
Bunların dışında bana göre sinema tarihinin en güzel ayarlarından biri de verilmiş bu filmde.
10. Jüri: Bright? He's a common ignorant slob. He don't even speak good English.
11. Jüri: He DOESN'T even speak good English.
Sonuç olarak, 12 Angry Men kesinlikle yaşına ve rengine aldanılmadan izlenilmesi gereken bir film.
Filmin çıkış noktası dediğin gibi "ön yargı" olduğu için, filmin sürpriz bir final yapmasını beklemek absürd olurdu veya çocuğun gerçekten suçlu olup, olmadığını öğrenmek falan. Nitekim, filmin asıl amacı bunlardan çok uzakta. Film çocuğun suçlu veya suçlu olmamasıyla ilgilenmiyor.
YanıtlaSilAyrıca filmin eski olması niye sende ön yargı yaratmış abicim? Klasik Amerikan filmleri yeni nesil filmlerden kat kat daha kalitelidir her zaman.
Sonunun açıkta kalmasını istemiyorum ben filmlerin.
YanıtlaSilKlasik Amerikan sinemasıyla bir alıp veremediğim yok. Genel olarak ön yargılıydım. Nedenini tam olarak ben de bilmiyorum :)
İşte benim verdiğim cevaptan anlaşılan şu ki, sonu zaten açıkta kalmadı. Çünkü film, çocukla ilgilenmiyor. Çocuk oradaki çok ufak bir detay. Zaten filmin adından da anlaşılacağı gibi o odadaki 12 "kızgın" adam filmin ana hikayesini oluşturuyor. Ve film, kurgusal olarakta kendince bir final yapmasını biliyor. Belki o kadar stresi arttırıp yeterince iyi bir final yapamadı diyebiliriz ama sonu açıkta kalan bir final yakıştırması da ayıp olur. Sadece bunu demek istedim, yanlış anlaşılmasın. Niyetimiz sataşmak değildi. Yazını beğendim bu arada. :)
YanıtlaSilBir de umarım bu film birazcıkta olsa o ön yargını kırabilmiştir...
Ha şimdi tam olarak anladım demek istediğini :)
YanıtlaSilSataşmak ne demek, keşke böyle yorumlar daha fazla olsa. Beğendiğin için sevindim keza ben bile pek beğenemiyorum kendi yazılarımı, zamanla daha da gelişeceğini umuyorum.
Yazıda da belirttiğim gibi çok sevdim filmi. Ön yargı falan kalmadı bende :)
Hehe... Tabiki gelişecektir. Kimse kendi yazdığını tam olarak beğenmez zaten :)
YanıtlaSilBir de böyle film kritiği yapan yetenekli abiler var(kesinlikle Roger Ebert'tan falan bahsetmiyorum), onların yazılarını okuyup, bir sentez yaparak kendi tarzını da yavaş yavaş oturtabilirsin. Kısa yazmıyorsun zaten ama spoilerın dibine vurup, daha sert eleştiriler getirebilirsin.
Gerçi kendine has bir tarzın var zaten ama böyle hayvan gibi uzun yazılarını da okumak isteriz. Kolay gelsin (:
Tavsiyeler için teşekkürler. Deneyeceğim :)
YanıtlaSil