http://www.imdb.com/title/tt0108052/
Bu yazı söz konusu film hakkında önemli bilgiler içermektedir. Eğer filmi izlemediyseniz okumayınız ama belki okuyabilirsiniz de.
1993 yılında, Steven Spielberg tarafından çekilmiş, Liam Neeson, Ben Kingsley ve Ralph Fiennes gibi isimlerin rol aldığı, 7 Oscarlı film.
Dönemin şartlarına uygun olabilmesi için film, siyah beyaz çekilmiş. Bence bunun ne bir eksisi ne de bir artısı var. Renkli olsaydı da pek bir şey farkedeceğini sanmıyorum. Yalnız Liam Neeson çok daha karizmatik görünüyor, o bir gerçek. Zaten İsmail Abi deyimiyle 'izlambot' gibi bir adam.
İlk olarak, filmin Yahudi propagandası için yapılmış olduğunu öne sürenlerle başlayalım. Filmde hiç iyi Alman'ın olmaması -Oskar Schindler dışında- gerçekten dikkat çekiyor. Ama bu demek değildir ki, bütün Almanlar kötü gösterilmeye çalışılmış. Ha öyle olsa ne olur? Filmlerin vermek istediği fikirlerden daha çok, vereceği hazzı düşünen biri olarak çok da umurumda olmazdı. Bana göre, böyle olmasının nedeni filmin dram yönünü en üst seviyede tutabilmek. Bununla birlikte Oskar Schindler'in düşüncelerinin gelişimini iyi anlatabilmek için de soykırımın kötü yönlerinin ön planda olması gerekiyordu. Şimdi, Oskar Schindler'e geçelim.
Filmin başında Schindler, II. Dünya Savaşı'ndan ve Yahudilerin toplama kamplarına götürülmesinden yararlanmaya çalışan bir girişimci profili çiziyor. Burada olan biten hiç umurunda değil, sadece kendi parasının peşinden koşuyor. Bu yüzden de zorunlu olarak satılan fabrikayı alıp Yahudilerin boşalttığı eve yerleşiveriyor. Kendisini finanse edecek Yahudilere bile düşük teklifler yaparak kârını en üstte tutmaya çalışıyor. İşte buradan sonra yaşananlar Oskar Schindler'i paragöz fabrikatörlükten alıp vicdan sahibi bir Alman olarak geri getiriyor.
Tek kolu olan işçisinin öldürülmesi, at üstünde şehre bakarken gördükleri, en önemlisi, kırmızı montlu küçük kızın cansız bedeninin el arabasında taşındığını görmesi ve bunun gibi bir çok neden Schindler'in listesinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Schindler'in amacı, para kazanmaya çalışmaktan Yahudi kurtarmaya kayıyor. Bunu başardığını düşündüğümüz anda, savaş bittikten sonra, Schindler'in fabrikayı terketmesinin ardından kurtarılan bütün insanları yerde yatarken görmek insanın başından aşağıya kaynar sular döküyor. En azından bana öyle oldu. Öldürüldüklerini düşündükten sonra uyuyor olduklarını farketmek, bir an için gülmeme yol açtı.
İşin ilginç yanı, filmin ilk bir saati bana, dramdan çok eğlenceli gibi geldi. Orada da insanı rahatsız eden görüntüler vardı ancak, sahte belgelerle insanları kalifiye insan gibi göstermeye çalışmaları, bunu yaparken bazılarının hatalarını Stern'in toplamaya çalışması ve 'ne diyor bu liseli?' bakışları, sekreter seçimleri ve Schindler'in karısının 'Eğer insanlar beni diğer kadınlarla karıştırmazsa burada kalırım.' sözü üzerine bir sonraki sahnede kendisinin trende, yola çıkarken görülmesi bende hep ufak gülümsemeler yarattı.
Filmin sonlarına doğru Schindler'in listesindeki kadınların fabrika yerine toplama kamplarına götürülmesi ve kadınların orada duş alması nereden çıktı anlamadım. İşler rüşvetle yürüdüğü için bir yanlışlık yapılıp toplama kampına götürülmeleri normal, olabilir de niye gaz odalarına direkt götürmediler de duşa soktular orası ilginç. Aklıma tek gelen açıklama, başta da bahsettiğim dram yönünü arttırabilmek için seyirciyi heyecanlandırmaya çalışmak olabilir. Bir de, en sonda filmlikten çıkıp belgesele dönen kısım olmasaydı daha iyi olabilirdi. Etkiyi azalttı o bölüm.
Yazının en sonunu ise en sevdiğim sahneye ayırdım. Oskar Schindler'in Amon'a yaptığı güç konuşması. Orada öyle bir güç tanımı yapılmış ki, gerçekten mükemmel. Schindler Amon'a gücün ne olduğunu, daha sonra Amon'da bize insanların kafasının karışabileceğini ama değişmeyeceklerini gösterdi.
Amon: Sen hiç sarhoş olmuyorsun. Bu... bu gerçek kontrol. Kontrol güçtür. Güç budur.
Schindler: Bizden korkmalarının nedeni bu mu?
Amon: Biz öldürme gücüne sahibiz. Bu yüzden bizden korkuyorlar.
Schindler: Bizden korkuyorlar, çünkü biz keyfi olarak öldürme gücüne sahibiz. Suç işleyen bir adamın daha iyi bilmesi gerekir. Birini öldürtürüz ve gayet iyi hissederiz. Ya da kendimiz öldürür, daha da iyi hissederiz. Yine de bu, güç değil. Bu, adalet, güçten farklı. Güç, öldürmek için her türlü gerekçeye sahip olduğumuz halde birini öldürmemektir.
Amon: Sence bu güç mü?
Schindler: İmparatorların sahip oldukları buydu. Bir adam bir şey çalar. İmparatorun önüne getirilir. Kendini yere atar ve affedilmek için yalvarır. Ölmek üzere olduğunu bilir. Ve imparator... onu bağışlar. Bu işe yaramaz adamı... onun gitmesine izin verir.
Amon: Bence sarhoşsun.
Schindler: Güç budur, Amon. Güç... budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder